Solunum Yolu Enfeksiyonu Geçiren Çocuklarda Annelerin Alternatif Tedavi Uygulamaları
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Orijinal Makale
CİLT: 2 SAYI: 4
P: 212 - 217
Aralık 2015

Solunum Yolu Enfeksiyonu Geçiren Çocuklarda Annelerin Alternatif Tedavi Uygulamaları

J Pediatr Res 2015;2(4):212-217
1. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Balıkesir, Türkiye
2. Zirve Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Gaziantep, Türkiye
3. Harran Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Şanlıurfa, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 25.04.2015
Kabul Tarihi: 30.07.2015
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Amaç:

Bu araştırma çocukluk döneminde solunum yolu enfeksiyonu geçiren çocukların annelerinin başvurdukları alternatif tedavi uygulamalarını belirlemek amacı ile yapılmıştır.

Gereç ve Yöntemler:

Tanımlayıcı olarak planlanan çalışmanın evrenini Bandırma ilçe merkezinde bulunan aile sağlığı merkezlerine solunum yolu enfeksiyonu şikayetleri ile başvuran çocukların anneleri; örneklemini ise aile sağlığı merkezlerine başvuran ve araştırmaya katılmayı kabul eden 220 çocuğun annesi oluşturmuştur. Araştırma verileri araştırmacılar tarafından hazırlanmış anket formu kullanılarak anneler ile yüz yüze görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Veriler; SPSS 19.0 istatistik paket programı kullanılarak, sayı-yüzde dağılımları ve Ki-kare testi ile değerlendirilmiştir.

Bulgular:

Araştırma kapsamına alınan annelerin %60,9’unun 21-30 yaş aralığında olduğu, çocukların %50,5’inin erkek, %49,5’inin ise kız olduğu belirlendi. Alternatif tedavi uygulamalarına başvuru sıklığı sorgulandığında %38,2’sinin bazen ve %29,1’inin ise çoğunlukla tercih ettiği belirlendi. En sık yapılan uygulamaların ateşi düşürmek için ılık duş uygulaması (%47,7), öksürüğü azaltmak için bal, zencefil, vb. vermek (%51,8), burun tıkanıklığında tuzlu su ile yıkama (%32,3) olduğu belirlendi. Annelerin alternatif tedavi uygulama sıklıkları ile annelerin eğitim durumları (p=0,597) ve yaşları (p=0,191) arasında istatiksel yönden bir anlamlılık gözlenmedi. Çalışmaya katılan annelerin %77,7’si çocuklarına uyguladıkları alternatif tedavi yöntemlerinin zararı olmadığını; %95,5’i ise bu uygulamaların yan etkilerinin olmadığını belirttiler.

Sonuç:

Annelerin çocukları solunum yolu enfeksiyonu geçirdiğinde bazı alternatif tedavi yöntemlerine başvurdukları görülmüştür. Aileler alternatif tedavi yöntemlerinin uygun seçimi ve yanlış seçimler sonrasında oluşabilecek olumsuz etkiler konusunda bilgilendirilmelidir.

Anahtar Kelimeler:
Solunum yolu enfeksiyonu, alternatif tedavi, anneler, çocuk, hemsirelik

Giriş

Tamamlayıcı ve alternatif tedaviler’in (TAT) kullanımı bugün dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek artış göstermektedir. Alternatif tıp, tıbbi tedavilerin yerine geçen, modern tıp ya da tedaviler tarafından kabul edilmeyen her türlü sağlık hizmeti; tamamlayıcı tıp ise tıbbi tedavi ile birlikte, ek olarak uygulanan tedavi ve bakım sistemi olarak tanımlanmaktadır (1).

TAT, standart tıbbi tedavilere destek olmak, bağışıklık sistemlerini güçlendirmek, hastalık semptomları azaltmak, nükslerini önlemek ve tedavi için tercih edilmektedir. Bu amaçla çeşitli bitkisel karışımlar, vitaminler, biyoenerji, akupunktur, aromaterapi, meditasyon gibi yöntemlere sıklıkla başvurulmaktadır (2,3). Ebeveynler genellikle tıbbi tedavilerin yan etkisinden korktukları için alternatif ya da tamamlayıcı tedavilere yönelme eğilimindedirler. TAT yöntemlerinin doğal olduğundan dolayı zararsız olduğunu düşünmektedirler (1). Çocuklarda TAT’in kullanımına ilişkin bilgiler daha sınırlı olmakla birlikte çocuklarda %1,8-84 arasında değişen oranlarda kullanılmaktadır (1,4). Kronik hastalıkların yanı sıra sağlığın sürdürülmesi ve bazı akut semptomların giderilmesinde de alternatif tedavi yöntemleri kullanılmaktadır (5). Literatürde astım, KOAH, bronşit, alerjik rinit, öksürük gibi birçok solunum sistemi hastalığında TAT kullanımının yaygın olduğu belirtilmektedir (2).

Solunum yolu hastalıkları çocukluk dönemi içerisinde en sık görülen hastalıklar arasında yer almakta olup tüm dünyada enfeksiyon hastalıklarına bağlı mortalite ve morbiditenin en önemli nedenleri arasında yer alır. Çocukların yaklaşık 1/3’ü yaşamlarının ilk yılında alt solunum yolu enfeksiyonu geçirmektedirler. Gelişmekte olan ülkelerde solunum sistemi enfeksiyonları daha sık görülmekte ve daha ağır seyretmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre solunum yolu enfeksiyonları 5 yaş altı çocuk ölüm nedenlerinin %13’ünü oluşturur (6).

Ülkemizde solunum yolu enfeksiyonu geçiren çocuklarda semptomları iyileştirmede bitkisel tedavi, destekleyici vitamin gibi yöntemlerin yanında farklı geleneksel uygulamalara da başvurulmaktadır. Ailelerin çocuklarda sık görülen ateş, öksürük vb. semptomlarının görüldüğü solunum yolu hastalıklarının tedavisinde zarar verici alternatif tedavi yöntemlerine yönelmeleri, çocuğun sağlığını olumsuz etkileyebilmektedir (5). Bu yöntemlerinin yaygın olarak kullanılma nedenleri; TAT ürünlerine kolayca ulaşılması, birçoğunun invaziv girişimler olmaması, toplum inancında alternatif tıbbın daha etkili olduğu yönünde olması, sosyo-kültürel özellikler, davranışlar ve tutumlar ile karşılanamayan sağlık gereksinimleridir (7).

TAT’nin kullanımlarının yaygın olmasına rağmen, toplumun yöntem çeşitliliği ve bu uygulamaların zararlı yönleri ve yan etkileri konusundaki bilgisinin yeterli düzeyde olmadığı çalışmalarda vurgulanmaktadır (5,7,8). Çocukluk dönemlerinde ilaç kullanmak istemeyen aileler alternatif tıp uygulamalarını tercih ederek çocuklarının rahatsızlıklarını giderme yolunu seçmektedirler. Çocuklarında sağlık sorunu olan ailelere genellikle de aile yakınları tarafından alternatif tedavi yöntemlerinin kullanılması önerilmektedir. Ailelerin alternatif tedavi uygulamalarına başvurmadan önce bu uygulamaların kanıta dayalı olup olmadığını öğrenme konusunda bilgilendirilmesi gerekmektedir (7).

Bu nedenlerle sağlık çalışanları içinde bulundukları toplumun alternatif tedavi uygulamalarına yaklaşımını, uygulamaların olası risklerini, yararları ve kısıtlamaları gibi konularda bilgi sahibi olabilmeli; ayrıca hasta ile hasta yakınlarını bilinçlendirme ve konu ile ilgili tüm soruları yanıtlayabilme bilgi ve becerisine sahip olabilmelidir. Bu çalışma da çocukluk döneminde solunum yolu enfeksiyonu geçiren çocukların annelerinin başvurdukları alternatif tedavi uygulamalarını belirlemek amacı ile yapılmıştır.

Gereç ve Yöntem

Araştırma Mart-Haziran 2014 tarihleri arasında solunum yolu enfeksiyonu geçiren çocukların ailelerinin çocuklarında kullandığı alternatif tedavi yöntemleri, sıklıkları ve ailelerin bu konudaki bilgi ve tutumlarını belirlemek amacıyla kesitsel ve tanımlayıcı tipte planlanmıştır. Çalışmanın evrenini Bandırma ilçe merkezinde 5 aile sağlığı merkezine bağlı bölgelerde oturan çocuğu solunum yolu enfeksiyonu tanısı ile başvuran çocukların anneleri oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemini ise aile sağlığı merkezlerine çocuğunda solunum yolu enfeksiyonu şikayetleri ile başvuran, araştırmaya katılmayı kabul eden 220 anne oluşturmuştur. Araştırma verilerinin toplanmasında araştırmacılar tarafından literatüre dayanılarak (9-11) hazırlanan anket formu kullanılmıştır.

Anket formu; annelerin tanıtıcı özelliklerini ve çocukları ateş, öksürük, burun tıkanıklığı, kulak ağrısı, boğaz ağrısı, hırıltılı solunum görüldüğünde annelerin uyguladığı alternatif uygulamaları değerlendiren toplam 26 sorudan oluşmaktadır. Araştırmanın verileri, anneler ile yüz yüze görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Her bir anketin doldurulması ortalama 10-15 dakika sürmüştür. Araştırmada elde edilen verilerin istatistiksel analizleri SPSS paket programı kullanılarak yapılmıştır. Elde edilen veriler, sayı-yüzde dağılımları, Ki-kare testi ile değerlendirilmiştir.

Araştırmanın yapılabilmesi için; Bandırma İlçe Sağlık Müdürlüğü’nden ve aile sağlığı merkezlerinden yazılı, araştırmaya katılan annelerden sözlü onamları alınmıştır. Çalışmaya katılmayı kabul eden annelere uygulanan anket formunda araştırmanın amacına ve uygulama şekline yönelik açıklama yapılmıştır. Katılımcılara anket çalışmasında verdikleri bilgilerin gizli tutulacağı konusunda bilgilendirme yapılmıştır.

Bulgular

Araştırmada, annelerin %60,9’unun 21-30 yaş aralığında olduğu, çocukların %50,5’inin erkek, %49,5’inin ise kız olduğu belirlenmiştir. Çocukların ortalama yaşı 3,80±3,03 idi. Araştırmaya katılan annelerin %40’ının ilkokul mezunu olduğu, %75’inin ev hanımı olduğu, %87,8’inin çekirdek aile ve %80,9’unun ekonomik durumunun orta düzeyde olduğu belirlenmiştir (Tablo I).

Araştırmaya katılan annelerin tamamının çocuklarındaki solunum yolu enfeksiyonlarında alternatif tedavi yöntemlerini uyguladıkları belirlenmiştir. Alternatif tedavi uygulamalarına başvuru sıklığı sorgulandığında %38,2’sinin bazen ve %29,1’inin ise çoğunlukla tercih ettiği belirlenmiştir. Annelerin %48,6’sı bu uygulamaları ilaç tedavilerinden önce kullandıklarını, %58,6’sı ise kolay erişilebilir olması nedeni ile tercih ettiklerini belirtmişlerdir. Çalışmada annelerin çocukları solunum yolu enfeksiyonu geçirdiğinde ilk uygulama olarak %50,9’unun hekimlere danıştığı belirlenmiştir (Tablo II). Çalışmada annelerin solunum yolu belirtilerinden %27,7’si ateş, %12,7’si öksürük, %12,3’ü boğaz ağrısı ve %12,7’si ise ateş, öksürük ve boğaz ağrısı belirtilerinin birlikte görüldüğü durumlarda daha çok alternatif yöntemlere başvurdukları belirlenmiştir.

Araştırmaya katılan annelerin çocuklarında solunum yolu enfeksiyonu belirtilerinden olan ateş, öksürük, boğaz ağrısı, kulak ağrısı, burun tıkanıklığı ve hırıltılı solunum durumlarında başvurduğu çeşitli alternatif yöntemlerin olduğu belirlenmiştir. Annelerin ateşi düşürmek için %47,7’si nonfarmakolojik yöntemlerden ılık duş yöntemine başvurduğu, öksürüğü azaltmak için %51,8’inin bal zencefil, vb. verdiği, burun tıkanıklığında %32,3’ünün nonfarmakolojik yöntem olarak tuzlu su ile yıkadığı, kulak ağrısını gidermek için %55,9’unun ilaç dışı uygulama yöntemlerine başvurmadığı, boğaz ağrısını gidermek için %60,1’inin bitki çayı içirdiği ve hırıltılı solunumu gidermek için %48,2’sinin bal verdiği belirlenmiştir (Tablo III).

Annelerin TAT uygulama sıklıkları ile eğitim durumları (p=0,597) ve yaşları (p=0,191) arasında istatiksel yönden bir anlamlılık gözlenmemiştir.

Ailelerin uyguladığı geleneksel yöntemler ile ilgili bilgi edindiği kaynaklarının akrabalar (%46,8), aile üyeleri (%20,5), hekim (%9,1), arkadaşlar (%7,7), hemşireler (%7,3), televizyon-radyo (%5,9), internet (%1,8) ve eczane (%0,9) olduğu belirlenmiştir. Annelerin %61,4’ü yaptıkları uygulamalardan fayda gördüklerini belirtmişlerdir. Çalışmaya katılan annelerin %77,7’si çocuklarına uyguladıkları TAT uygulamalarının zararı olmadığını; %95,5’i ise bu uygulamaların yan etkileri olmadığını belirttiler. Annelerin %91,4’ü TAT uygulamalarını tekrar uygulayabileceğini ve %82,7’si ise başkalarına da tavsiye edebileceklerini belirtmişlerdir.

Tartışma

Yapılan çalışmalarda TAT uygulamalarının ülkemizde ve tüm dünyada artış gösterdiği belirtilmektedir (1,9-12). Çalışmamıza katılan annelerin çocukları solunum yolu enfeksiyonu geçirdiğinde %100’ünün TAT yöntemlerine başvurduğu belirlenmiş olup %38,2’sinin bazen TAT uygulamalarına başvurduğu ve özellikle %43,6’sının ilaç tedavisinden önce bu uygulamalara başvurduğu belirlenmiştir. Topaloğlu ve ark.’nın (9) çalışmalarında ise annelerin %39’unun bazen TAT uygulamalarına başvurduğu ve özellikle %62,7’sinin ilaç tedavisinden önce uygulamalara başvurduğu belirlenmiştir. Yaman ve ark.’nın (13) çalışmalarında da annelerin %69,4’ünün TAT uygulamalarına başvurduğu belirlenmiştir. Literatürde solunum yolu hastalıklarında en çok tercih edilen TAT yöntemleri, nefes teknikleri, bitkisel tedavi, akupunktur ve destekleyici vitaminler olarak sıralanmaktadır (2,14). Çalışmamız da ise annelerin çocuklarına uyguladıkları alternatif tedavi yöntemleri solunum yolu enfeksiyonu semptomlarına göre değerlendirilmiştir.

Annelerin çocuklarının solunum yolu enfeksiyonu geçirdiğini belirlemedeki kriterleri arasında %27,7’si ateş, %12,7’si öksürük, %12,3’ü boğaz ağrısı ve %12,7’si ise ateş, öksürük ve boğaz ağrısı belirtilerinin birlikte olduğu belirlendi. Özellikle bu belirtiler durumunda alternatif yöntemlere başvurdukları belirlendi. Koşar ve ark.’nın (10) çalışmalarında anneler akut solunum yolu semptomlarının ateş (%53,7), öksürük (%53,7) ve boğaz ağrısı (%41,7) olduğunu belirtmişlerdir. Çalışma sonuçları Koşar ve ark.’nın (10) çalışma sonuçları ile benzerlik göstermektedir.

Aileler çocukları ateşlendiğinde hemen endişelenmekte ve gereksiz korku ile ateşi düşürmek için hatalı uygulamaların kullanılmasına neden olmaktadır. Normal vücut ısılarında bile ateş düşürücü ilaç kullanımı, birden fazla antipiretik kullanımı, vücudu buz, sirke, alkol vb. ürünler ile silme gibi kontrolsüz yapılan uygulamalar çocuk sağlığını olumsuz etkilemektedir (15). Yapılan çalışmalarda çocuklar ateşlendiğinde annelerin en çok başvurduğu uygulamalar arasında ilaç dışı uygulamalardan ılık duş uygulama, ateş düşürücü kullanma uygulamaları ilk sıralarda yer almaktadır (12,15,16). Araştırmamızda da diğer çalışmalar ile uyumlu olarak annelerin çocukları ateşlendiğinde en çok başvurduğu uygulamaların ılık duş aldırma (%47,7) ve sirkeli su ile vücudunu silme (%23,2) olduğu belirlenmiştir.

Çocuklarda öksürük ateşten sonra en sık görülen semptomdur ve aileler açısından sıkıntı yaratan bir bulgudur (5). Literatürde belirtildiği gibi öksürüğü geçirmek için çocuğu terletmek, göğse gazete kağıdı veya yağ koyma, sırtına sıcak havlu veya yün koymak, turp suyuna bal katıp içirme, çocuğa şerbet, kekik, keten tohumu, pekmez, nane, limon, zeytinyağı, karabiberli süt veya çay içirme gibi alternatif tıp yöntemleri uygulanmaktadır (5,9,10,12,17). Wu ve ark.’nın (14) çalışmalarında öksürük semptomlarını geçirmede bitkisel tedavilerinin önemi vurgulanmaktadır. Oduwole ve ark.’nın (18) çalışmalarında çocuklarda öksürük semptomlarını geçirmede bal kullanımının kanıtlanmış kesin bir kanıtı olmamakla birlikte hiçbir tedavi uygulamama seçeneğinden daha iyi olduğu belirtilmiştir. Çalışmamızda öksürüğü azaltmak için %51,8’inin bal (zencefil, vb.) verdiği, %13,2’sinin buhar uyguladığı ve %15,9’unun ise TAT yöntemlerini kullanmadığı belirlenmiştir. Çalışma sonuçlarımız Topaloğlu ve ark.’nın, (9) Büyük ve ark.’nın (5) çalışma sonuçları ile öksürük durumunda uygulanan alternatif yöntemler açısından benzerlik göstermektedir.

Çocuklarda solunum yolu hastalıklarının belirtilerinden olan burun tıkanıklığı, kulak ağrısı, boğaz ağrısı ve hırıltılı solunum durumlarında da aileler alternatif yöntemlere başvurmakta ve zararlı yöntemler kullanıldığında çeşitli sağlık sorunları gözlemlenebilmektedir. Bülbül ve ark.’nın (7) çalışmalarında çocuklarda boğaz ağrısı gözlendiğinde annelerin %7,2’sinin tülbent sardığı ve %9,2’sinin şifalı otlar içirdiği belirtilmiştir. Ozyazicioglu ve ark.’nın (8) çalışmalarında çocuklarda kulak ağrısı gözlendiğinde annelerin %41,1’inin bebek aspirini ya da kulak damlası kullandığını, %35,4’ünün böcek uyguladığı, %9,9’unun nazar boncuğu, %4,8’inin kulağa sigara dumanı üflediği, %4,5’inin kulak içine şeker, tuz ve sarımsak suyu döktüğü ve %4,3’ünün ise pişmiş soğan sarılmış bir bez parçasının konulduğu gibi zararlı uygulamaları kullandıklarını belirtilmiştir. Yaman ve ark.’nın (13) çalışmalarında da annelerin %21,1’inin burun tıkanıklığını gidermek için buruna şeker ile karıştırılmış tereyağı sürdüğü belirlenmiştir. Yine literatürde çocuklarda solunum yolu enfeksiyonu semptomlarından burun tıkanıklığı durumunda nonfarmakolojik yöntemlerden bir olan nazal irrigasyon yapmanın etkisi bildirilmektedir (19). Tuzlu su ile nazal yıkama genellikle kronik ve alerjik sinüzitte yardımcı tedavi olarak önerilmektedir. Çalışma sonuçlarımız literatürdeki çalışma sonuçlarına göre değerlendirildiğinde annelerin burun tıkanıklığı, kulak ağrısı, boğaz ağrısı ve hırıltılı solunum durumlarında çeşitli alternatif yöntemlere başvurduğu ve bu uygulamaların yaşamı tehlikeye sokacak uygulamalar olmadığı görülmektedir.

Literatürde ailelerin alternatif tedavi uygulamaları kullanma durumlarını etkileyen, gelir durumu (10,20), eğitim düzeyi, meslek grubu gibi etmenlerin olduğu belirtilmektedir (7,9,21). Çalışmamızda annelerin eğitim seviyeleri düştükçe alternatif tedavi uygulamalarından faydalanma oranı artsa da aralarında istatiksel yönden bir anlamlılık gözlenmemiştir (p<0,05). Topaloğlu ve ark.’nın çalışmalarında ise ailelerin eğitimi ile çocuklarına ilaç dışı uygulamada bulunma sıklığı arasında istatiksel olarak anlamlı bir ilişki saptadıkları ve eğitim seviyesi arttıkça ilaç dışı uygulamalara başvurma sıklığının azaldığı belirtilmiştir (9). Bozkaya ve ark.’nın (21) çalışmasında alternatif tıp yöntemi seçimi ile ebeveynlerin eğitim düzeyleri arasında istatiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Bülbül ve ark. (7) ise çalışmalarında çalışmayan ve lise mezunu ebeveynler arasında alternatif tedavi kullanımının sık olduğu bulunmuştur. Çalışma sonuçlarımız Bozkaya ve ark.’nın (21) çalışma sonuçları ile eğitim düzeyleri arasında istatiksel olarak anlamlı bir ilişki olmaması yönünden benzerlik göstermektedir.

Çalışmada annelerin alternatif tedavi uygulamalarından faydalanma durumları ile yaş ve meslek durumları arasında istatiksel yönden bir anlamlılık gözlenmemiştir (p<0,05). Topaloğlu ve ark.’nın (9) çalışmalarında meslek grubu ile ilaç dışı uygulama sıklığı arasında istatiksel olarak bir anlamlılık görülmemiştir. Çalışma sonuçlarımız Topaloğlu ve ark.’nın (9) çalışma sonuçları ile benzerlik göstermektedir.

TAT uygulamaları yan etkileri nedeniyle hem doğrudan zararlı olabilmekte, hem de etkisiz olmaları veya tıbbi tedavileri geciktirebilecekleri nedeniyle dolaylı yoldan zarar verebilmektedir (12). TAT uygulamaları özellikle karaciğer ve böbrek fonksiyonları iyi gelişmemiş olan çocuklarda zararlı yan etkilere neden olabilmektedir. Çalışmamızda annelerin %77,7’si çocuklarına uyguladıkları TAT uygulamalarının zararı olmadığını; %95,5’i ise bu uygulamaların yan etkileri olmadığını belirtmişlerdir. Annelerin %91,4’ü TAT uygulamalarını tekrar uygulayabileceğini ve %82,7’si ise başkalarına da tavsiye edebileceklerini belirtmişlerdir. Çalışmadaki bu yüksek oranlar ailelerin TAT uygulamalarının olası yan etkileri ve kontrollü kullanımı konusunda bilgilendirilmesi gerektiğini göstermektedir.

Araştırmada annelerin tümünün çocukları solunum yolu enfeksiyonu geçirdiğinde doktora başvurmadan önce bazı TAT yöntemlerine başvurdukları görülmüştür. Bu sonuçlara göre, sağlık çalışanlarının, ebeveynlere/annelere çocukları solunum yolu enfeksiyonu geçirdiğinde hangi durumlarda sağlık kuruluşuna başvurmaları gerektiği ve çocuğun evdeki bakımı, başvurulacak ilk uygulamalar vb. konularda eğitim vermeleri önemlidir. Kitle iletişim araçlarıyla topluma verilecek alternatif tedavi yöntemleri ile ilgili sağlık eğitimi programları, annelerin hatalı uygulamalarının önlenmesine katkıda bulunabilir.

Yazarlık Katkıları

Etik Kurul Onayı: Çalışma için Bandırma Toplum Sağlığı Merkezi’nden ve araştırmaya katılmayı kabul eden tüm annelerden izin alınmıştır, Hasta Onayı: Çalışmamıza gönüllü olarak katılmayı kabul eden tüm annelerden bilgilendirilmiş onam formu alınmıştır, Konsept: Diler Aydın, Esra Karaca Çiftçi, Selma Kahraman, Nurdan Şahin, Dizayn: Diler Aydın, Esra Karaca Çiftçi, Selma Kahraman, Nurdan Şahin, Veri Toplama veya İşleme: Diler Aydın, Nurdan Şahin, Analiz veya Yorumlama: Diler Aydın, Esra Karaca Çiftçi, Selma Kahraman, Literatür Arama: Diler Aydın, Yazan: Diler Aydın, Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir, Çıkar Çatışması: Yazarlar bu makale için herhangi bir çıkar çatışması bildirmemiştir, Finansal Destek: Çalışmamızda hiçbir kurum ya da kişiden finansal destek alınmamıştır.