ÖZET
Ascaris lumbricoides tarafından oluşturulan askariyazis oldukça yaygın görülen helmintik enfeksiyonlardan biridir. Çocuklarda erişkinlerden daha sık izlenmekte ve daha ciddi komplikasyonlar görülmektedir. Safra kesesi askariyazisi en nadir klinik tip olup bu yazıda kronik karın ağrısı nedeniyle tetkik edilirken safra kesesi askariyazisi tanısı konan 9 yaşındaki erkek olgu oldukça nadir olan bu askariyazis tipini vurgulamak amacıyla sunulmuştur.
Giriş
Askariyazis insanlarda bir nematod olan Ascaris lumbricoides tarafından oluşturulan yaygın görülen bir helmintik enfeksiyondur (1). Askariyazis çocuklarda erişkinlere kıyasla oldukça sık gözlenir buna karşın safra kesesi askariyazisi son derece nadir görülen bir durumdur. Biliyer askariyazis olgularının %2,1 kadarını safra kesesi askariyazisi oluşturmaktadır (2). Bu yazıda kronik kolik karın ağrıları ile başvuran 9 yaşındaki bir çocuk olguda safra kesesi askariyazisi saptanması nedeniyle bu nadir hastalığa dikkat çekmek amacıyla sunulmuştur.
Olgu Sunumu
Öncesinde tamamen sağlıklı olan 9 yaşında bir erkek olgu, 5-6 aydır var olan kolik tarzında karın ağrısı yakınmaları ile polikliniğimize müracaat etti. Olgunun; karın sağ üst kısmında kolik tarzında karın ağrısı dışında halsizlik ve iştahsızlık şikayetleri mevcuttu. Fizik muayenede ateş 36,7 °C/aksiller, tansiyon 120/70 mmHg, nabız 96/dk, vücut ağırlığı 29 kg 25 ile 50. persentiller arasında boyu 143 cm olup 75 ile 90. persentiller arasındaydı. Karın sağ üst kısmında lokal hassasiyeti mevcuttu. Diğer sistem muayenelerinde herhangi bir patolojik bulgu görülmemiştir.
Laboratuvar tetkiklerinde, WBC: 6500/UL, Hb: 13,4 gr/dL, Htc: %38, trombosit: 250.000/UL, sedimantasyon: 10 mm/h, C-reaktif protein: <0,32 mg/dL olup; periferik yayma incelemesinde %40,2 lenfosit, %41,5 nötrofil, %10,8 eozinofil, %0,9 bazofil izlendi. Serum biyokimyasal parametrelerinde total protein 6,2 g/dL, albumin 3 g/dL, ALT 10 IU/L, AST 25 IU/L, GGT 10 IU/L, ALP 222 IU/L, amilaz 78 IU/L, lipaz 7 IU/L, CRP 2,3 mg/L, sedimantasyon 10 mm/saat bulundu. Üre ve kreatinin değerleri normal sınırlardaydı. Gayta incelemesinde herhangi bir bulgu saptanmadı. Tam idrar tahlili normaldi.
Abdominal ultrasonografide (USG); safra kesesi hidropik görünümde ve safra kesesi fundus kesiminde 15x5 mm boyutta düzgün ekojeniteye ve kontura sahip askariyazis ile uyumlu bulgular gözlendi (Resim 1, 2).
Hastaya albendazol 10 mg/kg/gün üç doz şeklinde başlandı. Tedavi sonrası üçüncü haftada hastanın yakınmalarında belirgin şekilde düzelme izlendi. Tedavi sonrası hasta aylık poliklinik kontrolüne gelme önerisiyle taburcu edildi. Ayrıca yapılan kontrol periferik yaymada eozinofilinin düzeldiği saptandı.
Tartışma
Askariyazise neden olan Ascaris lumbricoides özellikle ince bağırsakta yerleşir. İnce bağırsakta jejenum ve orta ileum en sık yerleştiği kısımlardır. Erişkin Ascaris lumbricoides pankreasa yerleşerek pankreatit veya hepatobiliyer sisteme ulaşarak kolelitiyazis, koledokolitiyazis, akut kolesistit veya kolanjit oluşturabilir (3). Çocuklarda safra kanalları ve pankreatik kanalların erişkine kıyasla daha dar ve küçük lümenli olması çocuklarda safra kesesi askariyazisi komplikasyonlarının daha az izlenmesinin nedeni olabilir.
Ultrasonografi, hepatobiliyer askariyazis için önemli bir tanı yöntemi olup görünüm ve hareket karakteristiktir (4). Olgumuza tanı ultrasonografiyle konulmuştur.
Magnetik rezonans (MR) ile özellikle komplikasyon gelişmiş olgularda tanı konulabileceğini bildiren yayınlar mevcuttur (5). Olgumuzda herhangi bir komplikasyon izlenmediğinden MR çekilmesine gerek duyulmadı.
Hepatobiliyer askariyazisli olguların %1 kadarında karaciğer apsesi gelişebildiği bildirilmektedir (6). Olgumuzda herhangi bir komplikasyon izlenmedi.
Hindistan’da yapılan bir çalışmada 42 hasta incelenmiş olup biliyer askariyazisin daha çok kızlarda görüldüğü bildirilmiştir. Yine bu çalışmada hastalardaki en sık yakınma üst karın bölgesi ağrısı olduğu bildirilmiştir. Hastaların üç yıllık izlemi sonrasında bildirilen komplikasyonlar sıklık sırasına göre tıkanma sarılığı, kolanjit, akut pankreatit ve karaciğer apsesi olarak bildirilmiştir (7). Olgumuz erkek cinsiyette olup olgumuzda 5-6 aydır olan kolik tarzda üst karın ağrısı mevcuttu. Ancak henüz herhangi bir komplikasyon gelişmemişti.
Biliyer askariyazis tedavisinde antihelmintiklerin safra ile atılımı iyi olmadığından cerrahi müdahale gerekebilir. Ancak konservatif tedavi ilk basamak tedavi olmalıdır (8). Bu hastalığın tedavisinde oral alımın durdurularak, antispazmodik ve antihelmintik ilaçların birlikte verilmesi sonucunda %68-80 olguda tedavide başarı elde edilebildiği bildirilmektedir (9). Genellikle safra kesesi içinde parazit bulunan askariyazis olgularında medikal tedavi başarısız olabilmektedir. Medikal tedavinin başarısız olduğu durumlarda endoskopik retrograt kolanjiopankreatografi iyi bir tedavi seçeneğidir (3). Bunun dışında kolesistit ve pankreatit gibi ciddi komplikasyonların izlendiği olgularda kolesistektomi veya koledokotomi gibi cerrahi yöntemler önerilmektedir (10). Olgumuzda safra kesesinde enfeksiyon bulguları olmadığından ve pankreatit gibi ciddi bir komplikasyon saptanmadığından olgumuz konservatif olarak yedi günlük albendazol ile tedavi edilmiştir. Tedavi sonrası şikayetlerde tekrarlama olmamıştır.
Bu olgu dolayısıyla uzun süredir kolik tarzında karın ağrısı şikayeti bulunan çocukların askariyazis açısından araştırılması safra kesesi askariyazisinin erken tanınarak komplikasyon gelişmeden tedavi edilmesine olanak sağlayabilir.