Çocuklarda Diş Çürüğü ve Vücut Kitle İndeksi İlişkisinin İncelenmesi
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Orijinal Makale
CİLT: 1 SAYI: 3
P: 142 - 146
Eylül 2014

Çocuklarda Diş Çürüğü ve Vücut Kitle İndeksi İlişkisinin İncelenmesi

J Pediatr Res 2014;1(3):142-146
1. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Pedodonti Anabilim Dalı, İzmir, Türkiye
2. İzmir Eğitim Diş Hastanesi, İzmir, Türkiye
3. Serbest Diş Hekimi, İzmir, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 27.02.2014
Kabul Tarihi: 19.03.2014
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Amaç:

Bu çalışmanın amacı diş çürüğü ve Vücut Kitle İndeksi (VKİ) değerleri arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır.

Gereç ve Yöntem:

Çalışmaya İzmir ilindeki 3 farklı devlet okulunda okuyan 6-13 yaş arası 527 çocuk dahil edilmiştir. Öğrencilerin diş taramaları, deneyimli iki hekim tarafından Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) kriterlerine göre ayna ve sond kullanılarak gün ışığı altında yapıldı ve çürük, eksik ve dolgulu diş sayıları (DMFT, dft) belirlendi. Çocukların boy ve kiloları muayene sırasında dijital tartı ve boy cetveli ile ölçülerek kaydedildi ve VKİ değerleri hesaplandı. VKİ değerlerine göre bireyler zayıf, normal, kilolu ve obez olacak şekilde sınıflandırıldı ve çürük deneyimleri ile ilişkilendirilmek üzere analiz edildi. Kategorik verilerin karşılaştırılması için ki-kare testi kullanılırken üçlü grupların karşılaştırılmasında da Kruskal Wallis testi kullanıldı.

Bulgular:

VKİ sınıflamasına göre, 4 farklı grubun DMFT skorları karşılaştırıldığında, gruplar arası farklılık gözlenmedi.

Sonuç:

Diş çürüğü ve VKİ arasındaki ilişkiyi değerlendirirken üzerinde durulan değişkenler arasındaki nedensel ilişkiyi tespit etmek ve bu değişkenlere müdahalede bulunabilmek için daha ayrıntılı ve uzun süreli çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır.

Anahtar Kelimeler:
Vücut Kütle Indeksi (VKI), çürük deneyimi

Giriş

Obezite ve aşırı kilo uzun yıllardır üzerinde çalışılan konulardır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) obeziteyi global bir epidemi olarak nitelemiştir. Obezite estetik olumsuzlukların yanı sıra organizmadaki birçok sistemi de etkilemekte ve yaşamı tehdit edecek boyutlara ulaşabilmektedir. Obezitenin oluşumunda ve yaygınlaşmasında, yaşam koşullarının iyileşmesi, beslenme alışkanlıklarının değişmesi, hareketsiz bir yaşam tarzına doğru eğilimin artması gibi çevresel faktörlerin yanı sıra genetik ve fiziksel faktörlerin de rol oynadığı düşünülmektedir (1).

Obezite, besinlerle alınan enerji miktarının metabolizma ve fiziksel aktivite ile tüketilen enerji miktarını aştığı durumda, vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan davranış, endokrin ve metabolik değişikler ile karakterize kompleks, tedavi edilmesi zorunlu ve multifaktöriyel bir hastalıktır (2,3). Obeziteyi ve fazla kilolu olma durumunu belirlemek için Vücut Kütle İndeksi (VKI), bel çevresi ölçümü, cilt kıvrım kalınlığı, biyoelektrik impedans analizi gibi birçok yöntem kullanılmaktadır. VKİ pratik olması nedeniyle sıklıkla kullanılan bir yöntemdir (4,5).

VKI; vücut ağırlığının (kg), boyun (m) karesine bölünmesi ile hesaplanan sayısal bir indekstir. Bu indekse göre şişmanlık sınıflaması yapılmaktadır. Bu değer yaş ve cinsiyetten bağımsızdır. VKI, obezitenin kategorize edilmesinde kabul görmüş bir indeks olmasına rağmen, yağ oranı fazla ve az olan dokuları ayıramaması dezavantaj olarak kabul edilmektedir (6). Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 2004 sınıflamasına göre VKİ değeri <18,50’den küçük olanlar zayıf VKİ değeri 18,50-24,99 arasında olanlar normal, 25,00 ve 25,99 arasında olanlar kilolu ve 30 ve üzeri olanlar ise obez olarak kabul edilmektedir (1).

Ülkemizde tüm ülke genelini yansıtan bir çalışma bulunmamakla birlikte çeşitli illerde yapılan ve yerel prevalansı bildiren çalışmalar vardır. Aydın ilinde, 9-10 yaşındaki çocuklarda obezite prevalansı %10,2 olarak saptanmış ve yüksek sosyoekonomik düzey ile obezite arasında anlamlı ilişki bulunmuştur (7). Edirne’de 12-17 yaş arasındaki çocuklar, çok benzer prevalans göstermekle birlikte obezitenin kentsel kesimde biraz daha yaygın olduğu bildirilmiştir (8). Orta Anadolu’da, Tokat’ta, 8-9 yaş arasındaki çocuklarda obezite prevalansı, Aydın iline çok benzer oranda, %10,9 olarak tespit edilmiştir (9).

Koruyucu hekimliğin son dönemlerde üzerinde en çok durduğu konulardan biri de çocukluk çağı obezitesidir. Giderek artan insidansı ile obezite çocukluk döneminde ve erişkin yaş grubunda mortalitesi ve morbiditesi yüksek olan bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Bu dönemdeki obezite ile erişkin dönemde olan çeşitli hastalıklar arasında çok yakın ilişki bulunmuştur (10,11). Obezitenin kardiyovasküler, endokrinolojik, gastrointestinal, immünolojik ve nörolojik olmak üzere birçok sistemi etkilediği bildirilmiştir (3). Literatürde diş çürüğü ve obezite arsında kabul edilebilir biyolojik ilişkinin olduğu öngörülmekle birlikte konu ile ilgili farklı sonuçlar rapor edilmiştir (12-15). Bu çalışmanın amacı da diş çürüğü ve VKİ değeri arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır.

Gereç ve Yöntem

Bu çalışma Ege Üniversitesi Etik Kurulu tarafından onaylanmıştır (13-11/3).

Çalışmaya İzmir ilindeki 3 farklı devlet okulunda okuyan 232 6-7 yaşında, 295 12-13 yaşında toplam 527 (247 erkek, 280 kız) çocuk dahil edilmiştir.

Öğrencilerin DSÖ kriterleri (16) doğrultusunda deneyimli iki hekim tarafından ayna, sond kullanılarak gün ışığı altında diş taramaları yapıldı. Ağız hijyenlerinin durumlarını belirlemek için Silness ve Löe’ye göre plak skorları kaydedildi. Çürük, eksik ve dolgulu diş sayılarını belirlemek için daimi dişlerde DMFT, süt dişlerinde ise dfs indeksi kullanıldı. Ayrıca etkilenen diş yüzeylerinin değerlendirmesi daimi dişlerde DMFS indeksi ile süt dişlerin de ise dfs indeksi ile yapıldı. Daimi dişlerdeki eksiklik çürük sonucu kaybedilmiş ise kaydedildi, süt dişi çekimleri indekslere dahil edilmedi. Çalışmada verilerin kaydedildiği bir anket formu hazırlandı.

Çocukların boy ve kiloları muayene sırasında dijital tartı ve boy cetveli ile ölçülerek kaydedildi. Ölçümler esnasında çocukların ayakkabılarını çıkarmaları ve ince kıyafetler ile ölçüm yapılması sağlandı. Boy ölçümleri yapılırken değerler ölçüm değerine en yakın 0,1 cm, kilo ölçümleri yapılırken ölçüm değerine en yakın 0,1 kg olacak şekilde kaydedildi.

VKİ, vücut ağırlığının (kg), boy uzunluğunun metre cinsinden karesine bölünmesiyle hesaplandı ve VKİ değerlerine göre bireyler zayıf, normal, kilolu ve obez olacak şekilde sınıflandırıldı.

Çürük deneyimi ile ilgili olası diğer faktörler de (cinsiyet, ailenin eğitim durumu ve sosyoekonomik durum) analizlere dahil edildi. Çocukların beslenme alışkanlıklarını irdeleyen karyojenik gıda tüketim sıklığı (günde 3’den daha az/günde 3-5 kez/6 veya daha fazla) ve asitli içecek tüketimi gibi parametreler ve diş fırçalama alışkanlıkları da çürük deneyimleri ile ilişkilendirilmek üzere analiz edildi.

Tüm analizler SPSS (Statistical Package for Social Sciences) istatistiksel analiz programı kullanılarak yapıldı.

Kategorik verilerin karşılaştırılması için ki-kare testi kullanılırken 3’lü grupların karşılaştırılmasında Kruskal Wallis testi kullanıldı.

Bulgular

Çocukların iki farklı yaş aralığında, VKİ sınıflandırmasına göre cinsiyet dağılımı Tablo I’de gösterilmiştir. VKİ sınıflamasına göre cinsiyetler arası farklılık incelendiğinde 11-13 yaş grubundaki çocuklarda erkeklerin (%58,3) kızlardan (%41,2) daha zayıf olduğu saptanmıştır (p=0,020).

Çalışmaya katılan çocukların VKİ sınıflamalarına göre DMFT, DMFS ve dft, dfs indeks değerleri ise Tablo II’de ifade edilmiştir ve her iki yaş grubunda da VKİ sınıflamasına göre, 4 farklı grubun (zayıf, normal, kilolu, obez) çürük, eksik ve dolgulu diş sayıları ve diş yüzey sayıları karşılaştırıldığında, gruplar arası farklılık gözlenmemiştir (p>0,05).

Çocukların boy ve kilo ölçümleri sonucu elde edilen VKİ değerleri ile anne eğitim düzeyi ve sosyoekonomik düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır (p>0,05).

VKİ değeri sınıflamasına göre her iki yaş grubundaki asitli içecek (çalışmaya katılan bireylerden 3 kişi bu soruyu yanıtlamamıştır) ve karyojenik gıda tüketim sıklığının (çalışmaya katılan bireylerden 3 kişi bu soruları yanıtlamamıştır) birey sayısına göre dağılımı ve yüzde oranları Tablo III ve IV’de gösterilmiştir ve gruplar arası fark anlamsızdır (p>0,05).

Tartışma

Obezite prevalansının son zamanlarda tüm dünyada artış göstermesinden dolayı literatürde diş çürüğü ve obezite arasında olası ilişki varlığı üzerine araştırmalar yapılmaktadır (13). Biz de çalışmamızda diğer başka değişkenlerle birlikte VKİ ve diş çürüğü arasındaki ilişkiyi değerlendirmeyi amaçladık.

Çalışmada çocuklar iki farklı dişlenme döneminde olacakları için sonuçlar iki iki farklı yaş grubunda değerlendirildi (grup 1: 6-7 yaş, grup 2: 11-13 yaş).

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) (2012’de güncellenmiş verilerine göre ülkemizde 5-17 yaş arası fazla kilolu (obeziteyi de içeren) erkek çocukların sıklığı %11,3, kız çocuklarının sıklığı ise %10,3 olarak bildirilmiştir (17). Bu çalışmada ise değerlendirilen toplam 527 çocuğun %5,3’ünün VKİ değerlendirilmesi sonucu kilolu veya obez olduğu gözlenmiştir.

VKİ değeri sınıflamasına göre her iki yaş grubundaki asitli içecek ve tatlı tüketim sıklığının gruplar arası farklılık göstermediği saptanmıştır. Sonuçlar değerlendirildiğinde asitli içecek ve tatlı tüketim sıklığının oldukça az olduğu gözlenmektedir. Bu durum ailelerin düşük gelir düzeyleri ile ilişkilendirilebilir.

Diş çürüğü ve obezite arasındaki ilişkide olası faktörlerden biri, çocuklarda şeker ve yağ oranı yüksek aperatif gıdaların tüketim sıklığının fazla olmasıdır. Fazla kilolu-obez olma durumunun yüksek sosyoekonomik düzeydeki çocuklarda daha fazla olduğu görülmüştür. Yüksek sosyoekonomik düzeydeki ebeveynlerin gelir durumlarının iyi olması, onların fermente karbonhidratı daha sık tüketmeleri ve bu durumun da obeziteyi ve aynı şekilde diş çürüğü riskini arttırabileceği düşünülmektedir (15). Bu çalışmanın sonuçlarına göre ise çocukların boy ve kilo ölçümleri sonucu elde edilen VKİ değerleri ile anne eğitim düzeyi ve sosyoekonomik düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Bu farklılığın nedeninin çalışmaya dahil edilen bireylerin benzer sosyoekonomik düzeyde olması nedeniyle olduğu düşünülmektedir.

Gelecekte uygulanacak olan koruyucu programlarda fazla kilo-obezite ve diş çürüğünden korunmak için aperatif yiyeceklerin ve fermente karbonhidrat alım sıklığının azaltılması amaçlanmaktadır. Ayrıca daha ileri çalışmalarda şeker tüketimi, obezite ve diş çürüğünün üçünün birlikte değerlendirilmesi tavsiye edilmektedir.

Çalışmaya katılan çocukların VKİ sınıflamalarına göre 4 farklı grubun (zayıf, normal, kilolu, obez) çürük, eksik ve dolgulu diş sayıları ve diş yüzey sayıları karşılaştırıldığında, gruplar arası farklılık gözlenmemiştir. Çalışmamızın sonuçlarından farklı olarak VKİ kategorileri (düşük kilolu, normal, aşırı kilolu, obez) ile diş çürüğü arasında ters ilişki olduğunu rapor eden çalışmalar mevcuttur (18-20). Chen ve ark. (21) ise 3 yaşındaki çocuklarda VKİ indeksini ve dft skorunu araştırmışlar ve bizimle benzer şekilde farklı VKİ gruplarındaki çocukların dft skorlarında anlamlı bir farklılık olmadığını göstermişlerdir.

Yapılan çalışmalarda, obez ve aşırı kilolu çocuklarda diş çürüğünün yüksek yaygınlıkta olduğu rapor edilmiştir (15,22,23). Benzer şekilde Willerhausen ve ark. (24) Almanya’da ilkokulda okuyan 1290 çocukta yaptıkları araştırma sonucu obezite ve diş çürüğü arasında güçlü bir ilişki olduğunu belirtmişlerdir.

Yapılan sistematik bir derlemede bu çelişkili sonuçlar iyi bir şekilde yorumlanmış ve değerlendirilen çalışmaların %48’inde VKİ ile diş çürüğü arasında ilişki olmadığı; %35’inde pozitif ilişki ve %19’unda ise ters ilişki olduğu gösterilmiştir (25). Bu nedenle halen VKİ ile diş çürüğü arasındaki ilişkiyi araştıran ve çeşitli parametreleri inceleyen çalışmalara ihtiyaç olduğu düşüncesindeyiz.

Costacurta ve ark. (22) diş çürüğü ve obezite arasındaki ilişkide ortak bir sonuca varılamamasının VKİ’nin vücuttaki yağ oranını en iyi ölçen yöntem olmayabileceğini ileri sürmüşlerdir. Araştırıcılar yapılan çalışmalardaki hataların çocuk adipozisi ve diş çürüğü arasındaki ilişkiyi tespit etmek için, VKİ’sini ölçerek yapılan sınıflandırmadan kaynaklanabileceğini savunmaktadırlar.

Diş çürüğü ve VKİ arasındaki ilişkiyi değerlendirirken üzerinde durulan değişkenler arasındaki nedensel ilişkiyi tespit etmek ve bu değişkenlere müdahalede bulunabilmek için daha ayrıntılı ve uzun süreli çalışmalara ihtiyaç vardır.

Sonuç

Aşırı kilolu olma durumu ve diş çürüğü bazı ortak risk belirleyicilere sahiptir ve her ikisi de multifaktöriyel patolojilerdir. Bu nedenle aralarındaki ilişki bizim de çalışmamızda olduğu gibi tam olarak kesinlik kazanamamakla birlikte her ikisinde de en belirgin ortak nedeni olarak beslenme alışkanlığı bildirilmektedir. Erken oluşmuş alışkanlıkların çocukluk ve adolesan döneminde de devam edeceği bilinmeli ve aileler bu konuda bilinçlendirilmelidir. Çocukların düzenli ve dengeli beslenmesini sağlamanın yanı sıra ağız bakımlarının da önemli olduğu göz ardı edilmemelidir.

Koruyucu programlar ve stratejilerde fazla kilo-obezite ve diş çürüğünden korunmak amacıyla aperatif yiyeceklerin ve fermente karbonhidrat alım sıklığının azaltılması etkili olacaktır.

Çıkar Çatışması: Yazarlar bu makale ile ilgili olarak herhangi bir çıkar çatışması bildirmemiştir.