Cerrahi Girişim Uygulanacak Çocukların Ebeveynlerinin Endişe Nedenleri ve Anksiyete Durumlarının Belirlenmesi
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Orijinal Makale
CİLT: 3 SAYI: 1
P: 23 - 29
Mart 2016

Cerrahi Girişim Uygulanacak Çocukların Ebeveynlerinin Endişe Nedenleri ve Anksiyete Durumlarının Belirlenmesi

J Pediatr Res 2016;3(1):23-29
1. Zirve Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, Gaziantep, Türkiye
2. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, Balıkesir, Türkiye
3. Harran Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, Hemşirelik Bölümü, Şanlıurfa, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 29.12.2015
Kabul Tarihi: 11.02.2016
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Amaç:

Bu çalışma; cerrahi girişimde bulunulacak çocukların ebeveynlerinin endişe nedenleri ve anksiyete durumlarını belirlemek amacıyla yapılmıştır.

Gereç ve Yöntemler:

Tanımlayıcı kesitsel tipte olan araştırma; Harran Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Cerrahi ve Kulak Burun Boğaz Kliniği’nde Şubat 2012-Mayıs 2012 tarihleri arasında ameliyat olacak ve araştırmaya katılmayı kabul eden 113 çocuğun ebeveyni ile yapılmıştır. Veriler; ‘Aile ve Çocuğu Tanıtıcı Bilgi Formu’ ve ‘Durumluk-Sürekli Anksiyete Ölçeği’ kullanılarak toplanmıştır.

Bulgular:

Araştırmaya alınan ebeveynlerin %73,5’inin kadın, %48,7’sinin 30-39 yaş arası, %44,2’sinin ilkokul mezunu olduğu ve %32,7’sinin dört ve üzeri sayıda çocuğa sahip olduğu belirlenmiştir. Araştırmaya katılan ebeveynlerin %57,5’inin narkoza bağlı, %57,5’inin iyileşememe ve %23,9’unun ameliyattan sonra oluşabilecek ağrı nedeni ile endişe duydukları belirlenmiştir. Ebeveynler çocuklarının ameliyatından dolayı; diğer çocuklara ayrılan zamanda azalma (%56,1), sosyal ilişkilerinde azalma (%25,5), ekonomik yükte artma (%28,5) ve ebeveyn rollerinde artma (%28,5) olduğunu ifade etmişlerdir. Çalışmaya alınan ebeveynlerin sürekli anksiyete puan ortalaması 46,37±6,17, durumluk anksiyete puan ortalamaları 44,07±5,05 olarak saptanmış olup aralarında istatiksel anlamlılık bulunmuştur (p<0,05). Ebeveynlerin endişe nedenleri ile anksiyete puanları arasında istatiksel anlamlılık bulunmamıştır (p>0,05).

Sonuç:

Ebeveynlerin narkoza bağlı, iyileşememe ve ağrı nedeni ile endişe yaşadıkları ve büyük bir kısmının aile yaşantısı çeşitli nedenlerle olumsuz etkilendiği saptanmıştır. Çocukları ameliyat olacak ebeveynlerin orta düzeyde anksiyete yaşadıkları belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler:
Anksiyete, hemsirelik, ameliyat öncesi dönem, ebeveynler, çocuk

Giriş

Çocuklara uygulanan cerrahi işlemler çocuklar ve aileleri için stres oluşturan durumlardır. Bu stres genellikle anksiyete, kaygı, korku ya da kızgınlık şeklinde bulgularla dışa yansımaktadır (1). Ebeveyn kaygısının indirekt olarak çocuğun kaygı düzeyini etkileyebildiği, ebeveynlerin kaygısının azaltılması ile çocukların kaygısının azaltılabileceği gösterilmiştir (1-3).

Hafif düzeydeki anksiyete dikkat düzeyini, cesareti ve atılganlığı arttırırken, anksiyetenin düzeyi yükseldikçe bireyin algılama kavrama ve karar verme yeteneği azalmaktadır. Ailelerin şiddetli anksiyete yaşamaları, çocuk hakkındaki açıklamaları doğru olarak anlamalarını, olayları gerçekçi olarak yorumlamalarını, uygun kararlar vermelerini, çocuğun bakımına katılmalarını ve uygun baş etme yöntemlerini kullanmalarını engelleyebilir (4,5).

Cerrahi girişim hangi tür olursa olsun, girişim kararı alınmasının bireylerde anksiyete yarattığı bilinmektedir. Bunun yanı sıra yalnızca cerrahi girişim uygulanacak bireyleri değil aile üyeleri ve yakınlarını da etkilemektedir (6-9). Ebeveynlerin hastalık ve ameliyatla ilgili daha önceki bilgileri, ekonomik sorunlar, diğer çocukların bakımı ve iş yaşantıları ile ilgili sorunlar ebeveynin anksiyetesini etkileyen durumlardır (10). Literatürde anksiyeteye sebep olan diğer nedenler arasında; tedavi hakkında yeterli bilgiye sahip olmama, yabancı bir ortamda bulunma, anestezi türü, anestezi sonrası uyanamama, çocuğunu kaybetme korkusu, çocukta ağrı olması, sosyal yaşamdan uzaklaşma, tanımadığı bireylerle iletişim kurma zorunluluğu, sağlık bakım ekibinin tıbbi iletişimde tıbbi terimleri kullanması ve tanımadığı tıbbi aletlerle müdahaleye maruz kalması gibi nedenler yer almaktadır (11-13).

Gönener ve ark.’nın (14) çalışmasında cerrahi girişim uygulanacak çocukların ebeveynlerinin genellikle hastane ortamı, anestezi, invaziv işlemler, sakat kalması, çocuklarının ağrı yaşaması ve onlara nasıl yardımcı olacakları konusunda yetersizlik ve geleceğe ilişkin konularda korku ve anksiyete yaşadıkları bildirilmekte, bu tepkilerinin doğal ve evrensel olduğu vurgulanmaktadır.

Bununla birlikte, cerrahi girişimler büyük ya da küçük, acil ya da planlanmış olsun birey ve aile üyeleri için olumsuz bir yaşam deneyimidir (15). Çocuğun hastalanması ve hastaneye yatırılması tüm ailenin yaşantısında önemli değişikliklere neden olmaktadır. Çocuğun hastalığı, ailenin yaşantısı tamamen değiştirir. Maddi giderlerin artması, tedavi sürecinin yarattığı gerginlik gibi sebeplerle hasta olan çocuk ile birlikte, çocuğun anne ve babası, kardeşleri ve yakın çevresi de hastalıktan olumsuz olarak etkilenmektedir (7-9).

Sağlık ekibi içinde hemşirelerin, sağlıklı/hasta birey ve aileleri ile iyi iletişim kurabilen, onların psikolojik, sosyal ve ekonomik sorunlarını iyi gözlemleyebilen ekip üyeleri olduğu bilinmektedir (16). Ebeveynin anksiyetesi giderilmediğinde ebeveyn ile güven ilişkisi kurabilmek oldukça zordur. Hemşirelerin ebeveynlerdeki anksiyete düzeyini belirlemesi önemlidir. Hemşireler; çocuğun hastaneye yatması ve cerrahi işlemler nedeniyle ebeveynlerin yaşadığı anksiyeteyi azaltmak, psikolojik ve fizyolojik dengesini korumak için uygun ortam hazırlamalıdır. Ayrıca ebeveynin anksiyetesi çocuğun da anksiyetesinin artmasına yol açmaktadır (17). Anksiyetenin farkında olunması, tedavi edilmesi, nedenlerinin belirlenmesi, koruyucu önlemlerin alınması hem ebeveyn hem de çocuğun sağlığı açısından son derece önemlidir. Bu amaçla yapılan araştırma, ebeveynlerin endişe nedenlerini belirleyip, anksiyete düzeyleri saptanıp, yaşanan anksiyetenin sağlıklı sınırlarda olup olmadığı değerlendirilebilecek ve aynı zamanda bu konuda yapılacak çalışmalara veri sağlayacaktır. Cerrahi girişim uygulanacak çocukların ebeveynlerinin endişe nedenlerini ve anksiyete durumlarını belirlemek amacıyla yapılmıştır.

Gereç ve Yöntem

Araştırma tanımlayıcı kesitsel tiptedir. Araştırmanın verileri Şubat-Mayıs 2012 tarihleri arasında Harran Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Cerrahi ve Kulak Burun Boğaz (KBB) Kliniği’nde toplanmıştır. Çocuk cerrahi  (ÇC) kliniği 30 yataklı olup hasta odaları dört kişiliktir. ÇC kliniği günübirlik cerrahi dahil tüm pediatrik cerrahi hastalarının yattığı kliniktir. KBB kliniği 20 yataklı olup hasta odaları ortalama iki kişiliktir. KBB kliniği yetişkin hastalarla birlikte çocuk hastaların da çeşitli nedenlerle (tonsillektomi, adenoidektomi, kulağa tüp yerleştirme vb.) yatırılmaktadır. Her iki klinikte de lokal anestezi ile yapılan bazı ameliyatlardan sonra çocuk aynı gün taburcu edilebilmekte ve majör cerrahi girişim sonrası çocuğun sağlık durumu normal olana kadar hastanede kalmaktadırlar. Hastanenin ameliyat rutininde hasta yakınının kısa bilgilendirilmesi ve geceden aç bekletilen çocuğun ameliyat sırası gelince ameliyathaneye alınması şeklindedir. Veriler çocuk ve ebeveyn hasta odasında ameliyat sırasını beklerken doldurulmuştur.

Araştırmanın evrenini belirtilen hastanede ameliyat olan tüm 18 yaş altı çocukların ebeveynleri oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemini ise çalışmanın yürütüldüğü tarihte çocuğu ameliyat olan ve araştırmaya katılmayı kabul eden iletişim sıkıntısı (Türkçe bilen ve herhangi bir işitme ve konuşma problemi) olmayan ebeveynler oluşturmuştur. Araştırmanın yürütüldüğü tarihte ÇC kliniğinde 83 ve KBB kliniğinde 30 ebeveyn (anne veya baba) araştırmaya katılmayı kabul etmiş ve araştırma toplam 113 ebeveyn ile yapılmıştır. Veriler, yüz yüze görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Araştırma verileri; çocuğun ameliyathaneye gitmeden önceki saatlerde toplanmıştır. Araştırma verileri; araştırmacı tarafından literatür doğrultusunda hazırlanmış “Aile ve Çocuğu Tanıtıcı Anket Formu” ve “Spielberger Durumluk-Sürekli Anksiyete Ölçeği” kullanılarak elde edilmiştir (7,11,18).

Aile ve çocuğu tanıtıcı bilgi formu toplam 22 sorudan oluşmuştur. Ankette çocuk ve ebeveyne ait sosyo-demografik özellikler (çocuğun yaşı, cinsiyeti, ebeveynin yaşı, cinsiyeti, medeni durumu, eğitim seviyesi, çalışma durumu, mesleği, aile tipi, çocuk sayısı, sağlık güvencesi) ile çocuğun tanısı, anestezi türü, ebeveynin tanıyı bilme durumu, daha önce hastane deneyimi olma durumu, daha önce ameliyat olma durumu, endişe nedenleri (anestezi korkusu, ameliyat sonrası oluşabilecek ağrı korkusu, çocuğun iyileşememesi korkusu) ameliyat yüzünden aile yaşantısı etkilenme durumu, nasıl etkilendiği (ekonomik yükte artma aile ilişkilerinde bozulma, ebeveyn rollerinde artma, diğer çocuklara ayrılan zamanda azalma), hastalık ve tedavi hakkında bilgi alma durumu gibi sorular yer almaktadır.

Araştırmada ebeveynlerin anksiyete düzeylerini belirlemek amacıyla, geçerlik güvenirlilik çalışmasını Öner ve Le Compte (19) tarafından yapılan “Spielberger Durumluk-Sürekli Anksiyete Ölçeği” kullanılmıştır. Envanterin Türkçe uyarlamasında alfa korelasyonları ile saptanan güvenirlik katsayıları durumluk anksiyete ölçeği için 0,94 ile 0,96 arasında, sürekli anksiyete ölçeği için 0,83 ile 0,87 arasında değişmektedir. Bu çalışmada durumluk anksiyete ölçeği cronbach alfa katsayısı 0,91, sürekli anksiyete ölçeği cronbach alfa katsayısı 0,82 olarak bulunmuştur. Durumluk-sürekli kaygı envanteri, durumluk ve sürekli kaygı ölçeklerinden oluşur. Durumluk Kaygı Ölçeği, bireyin belirli bir anda ve belirli koşullar altında kendini nasıl hissettiğini saptamayı amaçlayan ve yirmi maddeden oluşan dörtlü Likert tipi bir ölçektir. Durumluk Kaygı Ölçeğinde bireyden kendini “şu anda” nasıl hissettiğini değerlendirmesi ve maddelerde ifade edilen duygu ya da davranışların şiddet derecesine göre 1-hayır, 2-biraz, 3-çok ve 4-tamamıyla ifadelerinden birini seçmesi istenir. “Tamamıyla” ifadesinin seçilmesinde en yüksek puan olan 4, “hayır” ifadesinin seçilmesinde en düşük puan olan 1 verilir.

Sürekli Kaygı Ölçeği (STAI), bireyin içinde bulunduğu durum ve koşullardan bağımsız olarak, kendini nasıl hissettiğini belirlemeyi amaçlayan ve yirmi maddeden oluşan 4’lü Likert tipi bir ölçektir. Sürekli kaygı ölçeğinde bireyden kendini “genellikle” nasıl hissettiğini değerlendirmesi ve maddelerde ifade edilen duyuş, düşünce ve davranışların sıklık derecesine göre 1-hayır, 2-biraz, 3-çok ve 4-her zaman ifadelerinden birini seçmesi istenir. “Her zaman” ifadesinin seçilmesinde en yüksek puan olan 4, “hayır” ifadesinin seçilmesinde en düşük puan olan 1 verilir. Durumluk-sürekli kaygı ölçeklerinden alınabilecek toplam puan en düşük 20, en yüksek 80’dir. Ölçekten alınan yüksek puan yüksek kaygı düzeyini, düşük puan ise düşük kaygı düzeyini gösterir (19). STAI’da 20-30 arası skor düşük anksiyete, 40-59 arası orta düzeyde anksiyete, 60-80 arası ise yüksek anksiyeteyi gösterir (19).

Araştırmanın yapılabilmesi için, Harran Üniversitesi ÇC ve KBB kliniklerinden yazılı izin alınmıştır. Araştırmanın yürütülmesinde bilimsel ilkelerin yanı sıra evrensel etik ilkelere de uyulmuştur. Araştırmaya katılan bireylere araştırmaya katılma ya da katılmama konusunda özgür oldukları ve araştırmadan istedikleri zaman ayrılabilecekleri konusunda bilgi verilip, araştırmada bilgilendirilmis onam koşulu etik ilke olarak yerine getirilmiştir. İnsan onuruna saygı ilkesi göz önünde bulundurulmuş ve bu doğrultuda araştırmada gizlilik ilkesine uyulmuştur. Katılımcılara anket çalışmasında verdikleri bilgilerin gizli tutulacağı konusunda bilgilendirme yapılmıştır. Veriler SPSS (Statistical Package for Social Sciences) 11.5 paket programında değerlendirilmiştir. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde sayı, ortalama ve standart sapma ve t testleri kullanılmıştır.

Bulgular

Araştırmadan elde edilen bulgulara aşağıda yer verilmektedir.

Araştırma kapsamına alınan çocukların %60,2’sinin erkek olduğu ve %36,3’ünün 1 yaş ve daha küçük oldukları belirlenmiştir. Ameliyat olacak çocuğun yanında kalan ebeveynin %73,5’inin annesi olduğu, ebeveynlerin %37,2’sinin 18-29 ve %48,7’sinin 30-39 yaş arası olduğu saptanmıştır. Çalışmaya alınan ebeveynlerin %44,2’sinin ilköğretim mezunu olduğu, %65,5’inin çekirdek aileye sahip olduğu ve %32,7’sinin 4 ve üzeri çocuğa sahip olduğu belirlenmiştir. Ailelerin büyük bir çoğunluğunun sosyal güvencesinin olduğu ve bunun büyük bölümünün yeşil kart (%44,2) sahibi olduğu belirlenmiştir (Tablo I). Araştırmada çocukların %69’unun genel anestezi ile ameliyat edileceği belirlenmiştir. Ebeveynlerin %71,7’si çocuklarının tanılarını bildikleri saptanmıştır. Ebeveynlerin %38,9’unun ilk kez hastane deneyimi yaşadıkları saptanmıştır. Ebeveynlerin %65,5’inin kendilerinin veya birinci derece yakınlarının ameliyat deneyiminin olmadığı belirlenmiştir. Ebeveynlerin %86,7’sinin çocuğunun ameliyatı hakkında bilgi aldıkları ve bunlardan verilen bilginin yetersiz olduğunu ifade edenlerin oranının %43,9 olduğu belirlenmiştir (Tablo II). Araştırmada çocuğun ameliyatı dolayısı ile endişe duyup duymadıkları araştırılmış ve tamamının endişe duyduğu belirlenmiştir. Tablo III’te çocuğu ameliyat olacak ebeveynlerin yaşadığı endişe nedenleri yer almaktadır. Araştırmaya katılan ebeveynler %57,5 oranında anesteziye bağlı korku ve yine aynı oranda (%57,5) çocuğunun iyileşemeyeceği korkusu ve %23,9 oranında ameliyat sonrası oluşabilecek ağrı nedeni ile endişe duydukları saptanmıştır (Tablo III).    

Tablo IV’te çocuğu ameliyat olmadan önce “ebeveynlerin ameliyat nedeni ile yaşantılarında ne gibi değişiklikler oldu” sorusuna birden fazla cevap vermişlerdir. Diğer çocuklara ayrılan zamanda azalma oldu diyenlerin oranı %56,1, ekonomik yükte artma ve ebeveyn rollerinde artma oldu diyenlerin oranı eşit olarak %28,5 iken aile ilişkileri bozulma oldu diyenlerin oranı %25,8 olarak bulunmuştur (Tablo IV).

Çalışmaya katılan ebeveynlerin sürekli anksiyete puan ortalamalarının 46,37±6,17, durumluk anksiyete puan ortalamalarının 44,07±5,05 olduğu saptanmış ve orta düzeyde anksiyete yaşadıkları belirlenmiştir. Sürekli anksiyete puan ortalaması ile durumluk anksiyete puan ortalaması arasında istatistiki olarak anlamlı fark bulunmuştur (p<0,05) (Tablo V).

Tablo VI’da ebeveynlerin endişe nedenleri ile sürekli anksiyete puan ortalaması ve durumluk anksiyete puan ortalaması karşılaştırılmıştır. Endişe nedenleri arasında anesteziye bağlı cevabını verenlerin sürekli anksiyete puan ortalamaları 51,58 iken ameliyat sonrası ağrı nedeni ile endişe yaşayanların sürekli anksiyete puan ortalamaları 62,24 olarak bulunmuş olup anestezi, ağrı ve iyileşememe nedenlerinin hepsini hisseden ebeveynlerin sürekli anksiyete puan ortalamaları 68,25 olarak belirlenmiştir. Araştırmaya katılan ebeveynlerin endişe nedenleri ile sürekli anksiyete puan ortalamaları arasında istatistiki olarak anlamlılık saptanmamıştır (p>0,05). Anestezi nedeni ile endişe yaşayan ebeveynlerin durumluk anksiyete puan ortalamaları 60,23, ağrı nedeni ile endişe yaşayan ebeveynlerin durumluk anksiyete puan ortalamaları 63,38, çocuğun iyileşememesi nedeni ile endişelenen ebeveynlerin durumluk anksiyete puan ortalaması 50,87 olarak belirlenmiştir. Araştırmada ebeveynlerin endişe nedenleri ile anksiyete puan ortalamaları arasında istatistiki olarak anlamlı fark saptanmamıştır (p>0,05).

Tartışma

Cerrahi girişim uygulanacak çocukların ebeveynlerinin anksiyete nedenlerini ve seviyelerini belirlemek için yapılan çalışmadaki bulgular aşağıda tartışılmıştır. Araştırmada ebeveynlerin yaşadıkları endişe nedenleri incelenmiş ve nedenler arasında anesteziye bağlı korku ve çocuğunun iyileşememe korkusu (%57,5) aynı oranda iken ameliyat sonrası çocukta oluşabilecek ağrı nedeni ile korku yaşayanların oranı (%23,9) daha az bulunmuştur. Ebeveynlerin endişe nedenleri arasında büyük bir oranla çocuğunun iyileşememesi ve anesteziye bağlı korku yaşadıkları ön plana çıkmaktadır. Karaman’ın (20) çalışmasında da narkoza bağlı korku yaşayan ebeveynlerin oranları yüksek (%63) bulunmuş ve bulgu çalışmamızda anestezi nedeni ile korku yaşayanların toplam oranı ile benzerlik göstermektedir. Gönener ve ark. (14) çalışmasında ebeveynlerin genellikle hastane ortamı, anestezi, invaziv işlemler, iyileşememe, postoperatif ağrı nedeni ile endişe yaşadıkları belirlenmiştir. Boyacı’nın (6) çalışmasında da cerrahi girişim sonrası komplikasyonlar, narkoz ve iyileşememe gibi nedenlerle anksiyete yaşadıkları belirlenmiştir. Ebeveynlerin çocuklarının ameliyat olması ile ilgili yaşadıkları sosyal yaşamla ilgili değişiklikler arasında %56,1 oranında diğer çocuklara ayrılan zamanda azalma, %28,5 oranında ekonomik yükte artma ve ebeveyn rollerinde artma ve %25,5 oranında aile ilişkilerinde bozulma olduğu belirlenmiştir. Karaman’ın (20) çalışmasında ekonomik yükte artma %74, anne baba sorumluluğunda artma %79, Anne babanın kendilerine ayrılan zamanda azalma%64, diğer çocuklara ayrılan zamanda azalma %63, aile içi anlaşmazlıklarda artma %29 ve sosyal ilişkilerde azalma %34 olarak belirlenmiş olup çalışmamızla benzerlik göstermektedir. Araştırmanın yapıldığı örneklemdeki ebeveynlerin çocuk sayısını yüksek olması (4 ve üzeri sayıda çocuk sahibi olanların oranı %32,7) ebeveynlerin bu açıdan yaşadıkları değişiklikleri ön plana çıkarmaktadır. Araştırma da çocukları ameliyat olacak ebeveynlerin orta düzeyde (durumluk anksiyete puan ortalamaları 44,07, süreklilik anksiyete puan ortalamaları 46,03) anksiyete yaşadıkları belirlenmiştir. Turan ve Acaroğlu (21) ile Oğuzalp ve ark.’nın (22) çalışmasında da ebeveynlerin orta düzeyde anksiyete yaşadıkları belirlenmiş olup çalışmamızla benzerlik göstermektedir. Li ve Lam (23), 112 çocuk ve ebeveyni ile gerçekleştirdikleri ameliyatın çocuklar ve ebeveynler üzerindeki etkileri konulu çalışmalarında ebeveynlerin ameliyat öncesi dönemdeki durumluluk kaygı puanı ortalamasını 43,7 olarak saptamışlardır. Mutlu ve Savaşer’in (24) çalışmasında da annelerin durumluk anksiyete puanı eğitim öncesi her iki grupta ortalama 45 olarak bulunmuştur. Çalışmada annelerin durumluk kaygı puan ortalamaları Li ve Lam’ın (23), Mutlu ve Savaşer’in (24) çalışma sonuçları ile örtüşmektedir. Hafif düzeyde anksiyete spontan dikkat, cesaret ve atılganlığı arttırırken, düzeyi yükseldikçe bireyin algılama, kavrama ve karar verme yeteneği azalmaktadır. Ailelerin şiddetli anksiyete yaşamaları, çocuk hakkındaki açıklamaları doğru olarak anlamalarını, olayları gerçekçi olarak yorumlamalarını, uygun kararlar vermelerini, çocuğun bakımına katılmalarını ve uygun baş etme yöntemlerini kullanmalarını engelleyebilir (4,5). Ayrıca anksiyete bir çeşit duygusal salgın şeklinde ebeveynlerden çocuklara yansıtılabilmektedir. Ebeveynlerin yaşayacağı anksiyetenin çocuklara yansıtılması; çocuğun var olan anksiyetesini ve cerrahi girişim sonrası oluşabilecek ağrıya karşı tepkilerini arttırabilir. Bu durum; bakıma direnç göstermesine, bakım ve tedavi girişimlerini reddetmesine ortam hazırlayabilmektedir (14). Yüksek anksiyeteli ebeveyne sahip çocukların daha korkak, heyecanlı ve cerrahi girişim sonrası ağrı konusunda daha çok endişeli olduğu, aksine düşük anksiyeteli ebeveynlerin çocuklarının ise anksiyete yaratan durumlarla baş etme ve sorun çözme yöntemlerini kullanmada daha başarılı olduğu bildirilmektedir (25). Yapılan başka bir çalışmada ameliyat öncesi dönemde anksiyete düzeyi yüksek olan ebeveynlerin çocuklarında da anksiyete düzeyinin yüksek olduğu belirlemiştir (17).

Araştırmada sürekli anksiyete puan ortalaması ile durumluk anksiyete puan ortalamaları karşılaştırılmış ve aralarında istatistiki fark bulunmuştur (p<0,05). Ebeveynlerin beklenenin aksine sürekli anksiyete puan otalamalarının durumluk anksiyete puan ortalamalarından yüksek bulunmuştur. Fortier ve ark.’nın (26) çalışmasında ebeveynlerin durumluk anksiyete puan ortalaması, sürekli anksiyete puan ortalamasına göre daha yüksek bulunmuştur. Durumluk anksiyete bireyin belirli bir anda ve belirli koşullarda kendisini nasıl hissettiğini ortaya koyarken sürekli anksiyete bireyin genelde nasıl hissettiğini ortaya koyar (19). Araştırmanın yapıldığı grubun sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik durumu göz önünde bulundurulduğunda ailelerin çocuk sayısının fazla olması, ekonomik sorunlar ve sosyal desteğin azlığı gibi nedenlerle ebeveynlerin sürekli (genel) anksiyetelerinin yüksek olduğu düşünülebilir.

Araştırmada ebeveynlerin endişe nedenleri ile anksiyete puan ortalamaları karşılaştırılmış fakat istatistiksel anlamlılık saptanmamıştır. Fakat genel olarak durumluk anksiyete puan ortalamasına bakıldığı zaman ameliyat sonrası ağrı nedeni ile endişe yaşayanların 63,38, anestezi nedeni ile endişe yaşayanların 60,23 ve iyileşememe nedeni ile endişe yaşayanların 50,87 olduğu belirlenmiştir. Anestezi, ağrı ve iyileşmeme gibi endişe nedenlerini bir arada hisseden ebeveynlerin sürekli anksiyete puan ortalamalarının oldukça yüksek olduğu 68,25 gözlenmiştir. Bu sonuçlar göstermektedir ki ne kadar çok konuda endişelenilirse o kadar anksiyete yaşanmakta ve dolayısı ile durumların üstesinden gelmekte güçleşmektedir. Ebeveynlerin başta ameliyat sonrası ağrı olmak üzere anestezi ve çocuğun iyileşememesi gibi konularda endişe yaşamaları anksiyete puanlarını arttırmaktadır. Günümüzde gelişen postoperatif bakım ile ameliyat sonrası komplikasyonlar en aza indirilmektedir. Ayrıca ebeveynlere ameliyatla ilgili ameliyat öncesi, ameliyat ve ameliyat sonrasını kapsayacak bilgilendirme yapılması ebeveynin kafasındaki soru işaretlerini azaltacak ve dolayısı ile bu durum anksiyete durumlarını etkileyecektir. Ameliyat öncesi anestezi hakkında bilgilendirme yapılmasının hem çocuklarda hem de ebeveynlerdeki endişeyi azalttığı ve postoperatif döneme daha iyi hazırlandıkları kanıtlanmıştır (27-29).

Sonuç

Ebeveynlerin anestezi, çocuğun iyileşememesi ve ameliyattan sonra oluşacak ağrı nedeni ile endişe duydukları belirlenmiştir. Ebeveynler; çocuğun ameliyatından dolayı, diğer çocuklara ayrılan zamanda ve sosyal ilişkilerinde azalma, ekonomik yükte ve ebeveyn rollerinde artma gibi durumlar yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Çocukları ameliyat olacak ebeveynlerin orta düzeyde anksiyete yaşadıkları belirlenmiştir. Yaşanan bu anksiyeteyi en aza indirebilmek için; ameliyat öncesi tüm hazırlık aşamalarında ebeveynin çocukla birlikte olmasına olanak sağlanması ve çocuğun bakımının her aşamasında ailenin ve çocuğun bilgilendirilmesi gibi konulara önem verilmelidir. Bu amaçla, cerrahi kliniklerde yatan çocuk hastalara ve ebeveynlerine yönelik yapılacak cerrahi müdahale ile ilgili anlaşılır bilgi ve önerileri içeren eğitim kitapçığı, broşür vb. materyaller hazırlanarak eğitimler verilebilir. Operasyon nedeni ile hastaneye yatan çocuk ve ebeveynine hastane ortamı tanıtılabilir. Ayrıca bu konuda ailelerin ve/veya çocukların soruları yanıtlananarak ve soru sormaya cesaretlendirilmelidir (29,30). Ameliyat olacak çocuklara ve ebeveynlerine bakım veren hemşireler, ameliyat öncesi dönemde ebeveyni duruma ne kadar iyi hazırlar ise çocuğa da o kadar çok yardımcı olabilirler. Hemşireler çocukları ameliyat olacak ebeveynlerin korkularını ve düşüncelerini ifade etmelerine olanak sağlayan hemşirelik girişimlerini ortaya koymalıdır. Ebeveynin anksiyete düzeyindeki azalmanın çocuğun da yaşadığı anksiyeteyi azaltacağı unutulmamalıdır. Dolayısı ile ebeveyn anksiyetesini azaltabileceği düşünülen yöntemlerin denendiği ve karşılaştırıldığı çalışmaların yapılması önerilebilir.

Etik

Çalışmaya başlanmadan önce Harran Üniversitesi Başhekimliği’nden ve araştırmanın yürütüldüğü kliniklerden yazılı izin alınmıştır, Hasta Onayı: Araştırmaya dahil edilen tüm ebeveynlere araştırmanın amacı açıklanarak aydınlatılmış onam formu alınmıştır.
Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu tarafından değerlendirilmiştir.

Yazarlık Katkıları

Cerrahi ve Medikal Uygulama: Esra Karaca Çiftçi, Diler Aydın, Konsept: Esra Karaca Çiftçi, Diler Aydın, Hülya Karataş, Dizayn: Esra Karaca Çiftçi, Diler Aydın, Veri Toplama veya İşleme: Esra Karaca Çiftçi, Analiz veya Yorumlama: Esra Karaca Çiftçi, Diler Aydın, Hülya Karataş, Literatür Arama: Esra Karaca Çiftçi, Hülya Karataş, Diler Aydın, Yazan: Esra Karaca Çiftçi, Diler Aydın, Hülya Karataş.
Çıkar Çatışması: Yazarlar bu makale ile ilgili olarak herhangi bir çıkar çatışması bildirmemiştir.
Finansal Destek: Çalışmamız için hiçbir kurum ya da kişiden finansal destek alınmamıştır.